ISSN:2757-8720
LUMINOSOPHY
ARTICLES Volume 1 - Issue 1 - January-February-March 2021
İsmail Hakkı AYDIN
Bu makalede, “Yeni Dünya Düzeni”nde, köleleşen, kontrol edilen ve fıtrat ayarlarına dönmesi mümkün olmayan “Tasarım İnsanları”nın, normal fıtratın önüne geçeceği ve tanımlanan kredisine göre itibar ve hayat hakkı kazanacakları ve “Yalancı Cennet”in (İllesium) kurulacağı Kuantik ve Holistik Çağın eşiğinde, İslam ve Batı münasebetlerini ve etkileşimlerini kronolojik bir sıra takip ederek, hiçbir ayırım yapmadan, her şeyin bir matematik kaidesine göre yaratılmış olduğu (Kamer 49) bu hayat, ve frekansların parçacıklarla birlikte fokur fokur kaynaştıkları bir kazan ve tüm mevcudat için de bir mektep mesabesinde olan bu Kâinat adına, insanlığın ve gelecek kuşakların unutmaması, kulaklarına küpe olması, akıllarını başlarına toplaması, kendilerini kendilerine en önemli rakip seçmeleri, bilgili ve ilgili olmaları, gerekli tedbirleri alması ve bir daha aynı hatalara düşülmemesi için, her anının bir imtihan sayılması gerektiği yaşantımızı tercihlerimizin belirlediği bilinci ile, bu ideler âleminde tarihi bir seyahate çıkmak suretiyle, kısaca söz konusu ederek sıralamak arzusundayım. Zira, “faber est suae quisque fortunae” (Romalı Siyasetçi, Appius Claudius Caecus) herkes, kendi, hayat tarzı, idealleri, talihi ve istikbalinin mes’ul mimarıdır ve hiçbir işe yaramayan bir hayat, hiç yaşanmamış demektir!
https://www.acapublishing.com/magazine
İbrahim Ortaş
Akademisyen bir toplumun belleği, zekâsı, anlama ve algılama gücüdür. Bir üniversitenin başarısı akademik kadroların başarısı ile eşdeğerdir.
LUMINOSOPHY
Levent AĞAOĞLU
“I am sure that high-minded figures such as Ibn Rushds, Ibn Sina, Imam Ghazali, and Farabi, who are the pride of all the Islamic world, will present with their luminous brains in our nation’s ulama class.” Gazi Pasha, Speech at the Konya Sultani School, 22 March 1923
Although our Reverend İsmail Hakkı Aydın is a specialist in the field of Neurosurgery, he is the representative of versatile medical people living in our age, such as the Turkish medical man born in Bukhara (980-1037), who is one of the most distinguished of our founding 20 thinkers (1).
“Avicenna went to systematize the knowledge in medicine and astronomy. The systemizers were perhaps too successful in this way. After an extremely comprehensive professional handbook was written, as Ibni Sina compiled, there was not much research left for a medical doctor to do. “ (William H. McNeill: World History, p.383, Image Bookstore, September 2003, Ankara)
LUMINOSOPHY
İbrahim Ortaş
Eğitim Kişiye Bütün Kavramayı kazandırmalıdır
Kişilerin içinde yaşadığı dünyayı ve onun işleyiş mekanizmasını öncelikle kavraması gerekir. Yaşamı bütünsel kavraması sosyal yaşamında da kişilerin olay ve olgular arasında doğru ilişki kurmasına yol açacaktır. Doğal olarak insan içinde doğduğu doğayı, toplumu ve ortanı tanımak ve ona göre kendine bir yaşam yol haritası çıkarmak ister. Bu süreçte insanı asıl insan yapan verdiği uğraşılarıdır. Bu süreçte doğal ihtiyaçların giderilmesi konusundaki çabaların ötesinde yaşama ne katmak istediği, savundukları ve bunları gerçekleştirmek için uğraşısı daha da önemlidir. Uğrunda mücadele edilmeyen hiçbir şeyin kıymeti yok ve kıymeti de bilinmez. Kişinin yaşam dair beslenme ve üremenin dışında bir ereği ve bu uğruda verdiği bir çabası olmalıdır. Ereği ve eylemi akla uygun, yapılabilirliği ve sonuçları da gerçeğe uygun olmalıdır. Eğitim birazda bu tür konuları kişiye kazandıracak ortam ve eylemlilik içinde olmalıdır.
LUMINOSOPHY
İsmail Hakkı AYDIN
Çağımızın en önemli bilimsel gelişmeleri olan Epigenetik, Laniakea, İnsan Konnektom Projesi, İzafiyet Teorisi, Kuantum Fiziği ve Holografi Kuramı gibi kavramlar aracılığı ile bilimsel olarak Kâinatın evrensel sırlarını açıklanmaya çalışıldığı bilinmektedir.
Newton Fiziği, evreni, neden-sonuç sürekliliği içinde işleyen mekanik bir düzen olarak açıklıyordu. Einstein, “İzafiyet Teorisi” ile, dördüncü boyutu devreye sokmuş ve evreni rölatif (göreceli) bir değer olarak tanımlamıştı. Niels Bohr’un öncülük ettiği Kuantum Mekaniği ise, fiziğin yeni bir aşamasıydı. Bu düşünce akımına göre, atomun içindeki parçacıkların hareketlerini gözlemleyerek onların davranışlarının nedenlerini anlamak mümkün olmuyordu. Çünkü bir parçacığın konumu incelenmek istenirken hızı, hızı incelenmek istenirken de konumu bozuluyordu. Evren, dalga desenlerinden oluşuyordu ve çeşitli düzeylerdeki enerji salınımlarının birleşmeleri sonucunda parçacıklar (nesneler) ortaya çıkıyorlardı. Einstein, hızın çok artırılması ve ışık hızına yaklaşılması durumunda, zamanın daha yavaş işleyeceğini, hatta belki durabileceğini ortaya koyunca, herkes şaşkınlığa düştü. Çünkü insan, artık neyin doğru ve neyin de yanlış olduğunu bilemez bir hâle gelmişti. Gördüğü ve içinde yaşadığı dünya ve Newton’cu düzen mi gerçekti, yoksa Einstein’cı izafiyet mi? (A. Arıtan).
LUMINOSOPHY
İsmail Hakkı AYDIN
Daha önce “Akademik Akıl”da, “Kuantolojik Hayat (Quo Vadis) başlıklı çok önemli, oldukça güncel ve istikbale matuf uyarıcı bir makale yazmış ve kaarilerimle paylaşmıştım (https://www.akademikakil.com/kuantolojik-hayat-quo-vadis/ismailhakkiaydin/). Söz konusu bu yazımda, özellikle “Kuantik Çağ” ve kaçınılmaz sonuçları ile alakalı olarak, hayatın ve insanlığın nereye doğru gittiği üzerinde durmuş ve “Quo Vadis?” diyerek de gerekli uyarıları yapmıştım. Şimdi de, “holistik istikbal ve insan sonrası” için, günümüz insanından ve belki de bu dünyanın standart “hayat”ından hiç bir iz taşımayan başka bir insan ve hayat boyutuna doğru gidişin üzerinde durarak, Allah’ın çok önemli bir ikazı olan, Tekvir Suresi 26. Ayetini de (Fe Eyne Tezhebûn?) uyarı (Nereye Gidiyorsunuz?) gayesi ile başlığa taşıdım. Evet… İnsanlık nereye gidiyor?
LUMINOSOPHY